« Suriyeliler için gereken para 20 milyar euro » – Tunca Bengin

Article  •  Publié sur Souria Houria le 11 mars 2016

Türkiye AB ile “Müzakereler başlıyor” açıklamasının yapıldığı 2004’den bu yana unutulan tarihi zirvelerden birini Suriyeli mülteciler sayesinde yaptı. Yani mülteci akınından gözü korkan AB “Ver parayı kurtul” mantığından hareketle Türkiye ile zoraki masaya oturdu. Henüz bir anlaşma metni olmayan ve açıklamalara dayanan sonuçlarına göre de herkes mutlu görünüyor. AB, Suriyeliler için 3 değil 6 milyar euro verecek, Türkiye’ye iade edilen sayı kadar da uluslararası hukuku çiğnememiş göçmen Avrupa’ya gönderilecek. Böylelikle de Türkiye’deki mülteci sayısında artış olmayacak. Bunlar Türkiye açısından iyi pazarlık olarak değerlendiriliyor ama bu noktada Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan’ın bazı çekinceleri var. Gerekçeleri de şunlar:

– Türkiye geçen hafta bir strateji planı gerçekleştirdi ve mülteciler için 2018’e kadar ihtiyacımız olan paranın 3 değil 20 milyar euro olduğu ortaya çıktı. Bu da pazarlık masasında tartışıldı. Sonradan ortaya çıkan 3 milyar euro da bunun bir parçası.

– Avrupa’da şu an 1.5 milyon mülteci var, bunların yarısı da Suriyeli değil. Yani AB en az 700 bin kişiyi Türkiye’ye göndermeyi planlıyor. Biz de onları ülkelerine geri göndereceğiz. Niye Türkiye’yi aracı kullanıyorlar, direkt ülkelerine yollasınlar. Yollayamayacaklarını biliyorlar çünkü sivil havacılık güvenlik gerekçesiyle taşımıyor, askeri uçaklar gerekiyor, STK’lar ayağa kalkıyor. Yani bu işin teknik boyutu öyle kolay bir şey değil.

– suriye dışında kim varsa yollayın ama karşılığında da bir tane Suriyeliyi alın. Bu da gerçekçi değil. Çünkü çocuklar, kadınlar ve eğitimsizler kaldı, onların da Türkiye’den gitmeye niyeti yok. Avrupa da bunun farkında…
Kimin haklı çıkacağını izleyip göreceğiz…

Akçakale’nin korkusu Rakka’dan göç dalgası

Şanliurfa’ya bağlı Akçakale ilçesinin köyleriyle birlikte nüfusu 100 bin civarında. Ancak son dört yılda Suriye’den gelenlerle bu rakam 200 bini aşmış durumda. Gelenlerin 30 bini ülkenin en büyük çadırkentinde, 70 bini de ilçe merkezinde yaşıyor. Yani yerli ve mülteci nüfusunda eşitlik ya da kişi başına mülteci sayısı açısından en büyük yoğunluk Akçakale’de ama dengelerin mülteciler lehine daha da değişebileceğine dönük endişeler bitmiş değil. Niyesini Kaymakam Eyüp Fırat şöyle açıklıyor: 

Komşu ilçemiz Tel Abyad’dan çatışmalar döneminde 50 bin göç aldık, artık gelmez. Ama şu an IŞİD’in elindeki tek yer bize 70-75 km uzaklıktaki Rakka patlarsa durum vahim. Çünkü orada 1.5 milyon civarında bir nüfus var ve insanlar Esad rejimi ve PYD’nin saldırıları nedeniyle sıkışmış durumda. Halep yolu da PYD tarafından kesildiği için kaçacakları tek yol Türkiye yani Akçakale. 1.5 milyon insanın yüzde 10’u gelse 150 bin kişi yapar.”

Gerçekten zikredilen rakamlar çok yüksek ve ürkütücü ama bu arada Akçakaleli yöneticileri endişelendiren bir başka nokta da yeni doğan Suriyeli bebek ve eğitim çağındaki çocuk sayısındaki hızlı artış… Şöyle ki; son dört yılda doğan bebek sayısı 4 binin üzerinde, okul çağındaki çocuk sayısı ise 15 bine yakın. Kaymakam Fırat, bu çocukların eğitim sorununa buldukları çözümü de şöyle anlatıyor:
“Çocuklar için öncelikle Türkçe kursları açtık. Kampın içerisinde 8500, dışında da 5 bin öğrencimiz var. Bu çocuklar için 3 tane okul ayırdık, oraya sadece Suriyeli çocuklar geliyor. Onların haricinde belirlediğimiz 3 okulda da Türk ve Türkçeyi öğrenen Suriyeli çocuklar karma eğitim görüyor. Öğretmen sorunumuz yok. Diplomasını getiren Suriyeli öğretmenlere de izin veriyoruz.”

Terör mağduru 5 bin aileye Kızılay kart

Cizre, Silopi, Nusaybin Dargeçit ve Sur’daki PKK terörü nedeniyle on binlerce insan evinden, işyerinden oldu. Bu nedenle de bölgede teröristlere karşı yürütülen silahlı mücadelenin yanı sıra terör mağdurlarının yaralarını sarmak için tam bir seferberlik durumu var. Hem de kaymakamlıklar, Kızılay ve STK’lar olmak üzere üç koldan. Örneğin evlerinden olanlara kaymakamlıklar kira yardımı yapıyor, Kızılay dağıttığı “Kızılay kart”lar aracılığıyla maddi destek ve erzak katkısı sağlıyor, STK’lar da yakacak desteği veriyor. Bu arada da sadece Sur’da işyeri olanlara 3 milyon liralık mali destek sağlanmış durumda. Yani terörle mücadele gibi yara sarma operasyonu da koordineli bir şekilde yürütülüyor. Dün Kızılay Genel Başkan Vekili Dr. Kerem Kınık’a “Son durum nedir?” diye sorduk. O da bölgede terör ve çatışmalardan yaklaşık 30 bin ailenin ya da ortalama 5 nüfustan 150 bin kişinin etkilendiğini belirterek şöyle dedi:

“Kaymakamlık, Kızılay ve STK’lar olarak toplanıp mağdur aileleri ve ihtiyaç listelerini oluşturduk. Kızılay olarak biz bölgedeki 5 bin aileye maddi destek sağlamak için Kızılay kart veriyoruz. Kartlara her ay 120’şer lira yükleniyor. Yaklaşık 10 bin aileye de birer ay yetecek gıda paketleri, battaniye, giysi dağıtıldı. Hedefimiz bu rakamı 30 bine çıkarmak. Bölgedeki olaylardan bir şekilde mağdur olmuş olup da ulaşılamayan insan yok.”
Tabii bunlar pansuman niteliğindeki müdahaleler, aslolan aynı kararlılıkla harabeye dönen bölgeyi yeniden inşa etmek. Hem de ivedilikle…